Zonguldak, Gökçebey'de Bulunan Herkime Evleri Hakkinda Rapor

Y. Mimar (ITÜ) Yeditepe Üniversitesi Mimarlik Fakültesi Ögretim Görevlisi Ali H. GÜNVAR, Gökçebey'de Bulunan Herkime Evleri Hakkinda Rapor hazirladi.

GÜNVAR’in raporu söyle:

Konstrüktif Sistem:Herkime evleri, büyük bahçeleri olan konak büyüklügünde evlerdir. Genellikle bahçelerinin yol ile yaptiklari sinira kurulduklari gözlenmistir. Evlerin yapiminda kullanilmis olan tas temel teknigi ve ahsap isçiliginin niteligine bakildiginda, 19. yüzyil baslarinda insa edilmis olduklarini söylemek mümkündür. Temellerin insa edilme teknigi bakimindan, Istanbul evleri ile karsilastirildiginda, daha eskiye tarihlenmeleri bile mümkün görülmektedir. 


Herkime evlerini ayni malzemeden yapilmis olan ayiran özelliklerinden en önemlisi kullanilan özgün ahsap yigma insaat teknigidir. Bu teknik Anadolu'nun baska yörelerinde kullanilmis olan tekniklerden oldukça farklilik göstermektedir. Dogu Karadeniz yöresinde de geçmeli ahsap yigma teknigi görülmektedir ancak Dogu Karadeniz'de kullanilan sistem temelleri de ahsaptan insa etmektedir.
 
Oysa Herkime Evlerinde temeller harçsiz taslardan olusmakta ve tasiyici ahsap duvarlarin birbirini geçme sistemlerle kestigi noktalarda büyük köse taslari bulunb-maktadir. Büyük köse taslarinin arasina göreceli olarak daha küçük taslarla harçsiz baglanti duvarlari örüldügü gözlemlenmistir. Bu sistem aslinda temelde depreme harsi alinmis bir önlem gibi görülse gerekir. Zira temel bilesenlerinin harçla birlestirilmemis olmasinin sagladigi esneklik istenmeyen noktalardan kirilmalarin olusmasi sonucunda üst yapiya hasar verebilecek olan etkenleri de asgariye indirmektedir.
 


Benzer bir sistemi Japonya'daki uygulamalarinda Frank Lloyd Wright'in uyguladigini ve bu sayede Japonlara hareketli temel fikrini kazandirdigini bilmekteyiz. Japonlarin Wright'tan sonra uyguladiklari teknigin bir benzerinin Gökçebey Ilçesi'nin Hacimusa Köyü ve yöresindeki baska köylerde de kullanildigini görmekteyiz.
 


Herkime evlerinde kullanilan yigma ahsap konstrüksiyon tekniginin, ahsabin dogasi geregi, iç mekanlarda kismi de olsa bir tür kirisleme teknigiyle karkas iskelet sistemine de imkân verdigi görülmektedir. Bu sistemin genellikle evin alt tarafinda yer alan ahir bölümünün merdivenin yer aldigi eyvan bölümüyle iliskisinin kurulmasinda kullanildigi gözlemlenmistir.
 


Incelenen iki örnekte de görülen ortak özellik, yol kenarina dikdörtgen olarak oturtulmus planin dar kenarinin dogrudan yola yönlendirilmesiyle veya uzun kenarinin yola paralel oturtulmasi neticesinde dar kenarda kalan girislerin önünde yola baglanan bir meydancik olusturularak biçimlendirildigi görülmüstür.
 


Bu biçimlenmenin temel nedeni dar kenarda hem ahir hem de insan girisleri yapilmis olmasidir. dar kenarin alt kat hizasinda tek kanat bir kapidan insan girisinin yapilmis oldugu ve o girisin hemen yaninda, alt kat cephesini ortalayacak biçimde, iki kanatli bir kapidan olusan ahir girisinin bulundugu gözlemlenmistir.
 


Üst kattaki odalarin tamaminda çikmalarin ahsap yigma konstrüktif sistemin düseydeki sürekliligini zorlamayacak biçimde küçük tutulmustur.
 


Ancak, giris kapilarinin bulundugu cephenin simetriginde, ahirdan bahçeye çikmak için açilmis kapinin bulundugu cephede bir metreni biraz üstünde bir çikma yapildigi ve bu çikmanin payanda sisteminin ahsap yigma sistemdeki yatay ahsaplarin birbiri üzerinde 15 - 20 cm'lik çikmalar halinde ve ayni yönde disa dogru yerlestirilmesiyle elde edildigi görülmektedir.
 


Bu çikmanin karsi kösesindeki bir bölümün de, gene ahsap yigma sistemle, ancak çikmanin altini da kismen kapatacak biçimde köse detayi uygulanarak yapilmis oldugu görülmüstür. Bu kismin muhtemelen kisin kullanilan yakacaklarin, yagistan korunacak biçimde, depolanmasi için yapildigi düsünülmektedir.


Üst katin bahçe cephesinin uzun kenarinda sofadan ya da odalardan kapi yoluyla çikilmasi mümkün olmayan bir balkon konstrüksiyonu vardir. Ancak bu konstrüksiyon halindedir ve üzerinde ayak basarak durulabilecek herhangi bir kaplama yoktur ve bir seyler asmak için yapildigini tahmin etmekteyiz.


Plan Semasi Sistemi:


Alt Kat: Alt katta iki kanatli bir kapiyla girilen ahir üst kattaki sofanin iz düsümü boyunca uzanmaktadir. girisin saginda oda duvarlarinin alt hizasina denk düsecek biçimde bir ahsap yigma duvar evin uzun bahçe cephesinin arkasinda ve ona paralel olarak uzamaktadir.
 


Iki duvarin arasindaki hacim, odalarin evin dar kenarina paralel olan duvarlarinin iz düsümünde yer alacak sekilde gene ahsap yigma duvarlar ile bölünmüstür.


Ahir girisinin hemen yaninda bulunan insan giris kapisinin karsisinda merdiven yer almaktadir. merdivenin arkasindaki odanin iç duvar iz düsümlerinde de ahsap yigma duvarlar yer almaktadir. Insan girisinden merdivene uzanan yol ile ahir zemini arasina herhangi bir duvar yapilmamis oldugu ancak ahir zemini ile insan girisi zemininin yaklasik 40 cm'lik bir seviye farki ile birbirinde ayrildigi ve ahir zemininin daha asagida yer aldigi görülmektedir.
 


Insan girisinin üstündeki odanin duvarlari, fazlaca islenmemis olan agaç gövdelerinden bir dikme ve bir kiris marifetiyle tasitilmis ve odanin kösesinin iz düsümüne isabet eden ahsap dikme ahir ile insan giris koridoru arasindaki yegâne düsey ayirici eleman olarak kullanilmistir. Merdiven de hemen o dikmenin hizasina yakin bir yerden baslayarak yukari çikmakta, ve bir "L" çizerek üst katta bulunan haç biçimindeki sofanin ortasindaki mekana yakin bir yerden ikinci kata ulasmaktadir.
 


Giris katindaki bölmeler, muhtemelen, yem deposu, alet edevat deposu ve benzeri islevleri karsilayacak biçimde kullanilmaktaydilar. giris kati ile üst kat arasindaki döseme kirisleme üzerine kaplanmis olan yaklasik 5 - 6 cm kalinlikta ahsap latalardan olusmaktadir. Üst kata çikan merdivenin çevresinde herhangi bir bölme sistemi, duvar ya da kapi geçisi bulunmamaktadir. Bu da üst kattaki sofanin merdiven boslugu ve sofa dösemesindeki ahsap araliklari yoluyla ahir ile ayni havayi, kismen de olsa, paylastigini göstermektedir.


Üst Kat:

Üst katta binanin dört kösesinde tavanlari basik sayilabilecek, her biri ayri bir ocaga sahip, dört oda olusturulmustur.
 


Odalar, birbirinden, binanin eni ve boyu dogrultusunda olusturulmus olan, haç biçiminde bir sofa ile ayrilmislardir. Haçin binanin enine paralel olan kolunun iki yaninda yer alan eyvanlardan sokak tarafinda bulunan eyvanin içinde merdiven yer almaktadir. merdivenin karsisindaki eyvanda ise odalardaki pencereler gibi genis ve iki bölmeli bir pencere yer almaktadir.
 


Sofa haçinin diger kolunun ahir giris kapisina bakan bölümünde kapinin üzerinde yer alan daha dar bir pencere vardir. Diger ucunda ise, yukarida belirtmis oldugumuz, bahçe tarafindaki dar kenar çikmasinin üzerine oturacak sekilde bir yalak ve onun iki tarafinda, muhtemelen kiler olarak da kullanilan, iki dar hücre yer almaktadir. Yalagin üzerinde de sofaya isik vermek üzere, küçük bir pencere bulunmaktadir.


Sofanin merkezinin üzerinde herhangi bir tavan bulunmadigi gibi tavan oldugunu düsündürecek bir konstrüksiyon da yoktur. Tavan sadece odalarin ve eyvanlarin üzerinde bulunmakta ve çati konstrüksiyonu odalarin tavani üzerinde de açik ve görülebilecek bir biçimde binanin kenarlarina kadar uzanmaktadir. Çati, kendi konstrüksiyonunun üzerine çitalar konularak, çati örtüsü malzemesinin (su anda Marsilya kiremidi) dogrudan örtülmesi ile olusturulmustur. Çati örtüsünün, binanin ilk yapildigi zamanlarda, alaturka kiremit olmasi kuvvetle muhtemeldir.


Isinan havanin yukariya çiktigi göz önüne alinirsa, ahirdaki sicakligin sofayi da isitacagi düsünülmüs olmalidir. Sofanin üzerine tavan yapilmamasi ahirdaki hayvanlarin olusturdugu isinin sagliga zararli etkilerinin hafifletilmesi için oldugu düsünülebilir.
 


Ocaklarin ve yunmalik bölümlerinin her odada bulunmasi, odalarin bagimsiz birimler olarak planlandiginin ve her birinin bir aile birimini ihtiva edecek bir sekilde kuruldugunun göstergesidir.
 
Bu anlayis binanin plan kurgusunun eski Türk yasam gelenekleriyle siki sikiya bagli oldugunun bir ifadesidir. Zira bizim bugünkü Türkçemizde kullandigimiz "oda" kelimesi Azerbaycan ve diger Türk illerinde "otag" biçiminde kullanilmaktadir. Otag kelimesinin de göçebe Türk kavimlerinde aile birimini içeren bir çadir mekani olarak kullanildigini bilmekteyiz.
 


Odalarin, nispeten basik da olsa, tavanlarinin bulunmasi ve pencerelerinin dogrudan dis mekâna açilmasi, odalardaki hava ile sofadaki havanin birbirinden farklilastirilmasi için getirilmis bir çözüm olmalidir. Sofa odalar arasi daha mahrem geçisler için olusturulmus üstü kapali bir alandir ve ailenin asil yasami odalarda geçmektedir.
 


Tavanlarin basik olarak yapilmasindan oda içlerindeki yasama ve oturma biçiminin yere yakin, seki ve minderler üzerinde gerçeklestigini, batili anlamda bir mobilyanin bulunmadigini da anlamaktayiz. Pencere parapet yükseklikleri sekide oturan insan ile pencerenin iliskisinin nasil oldugunu açiklikla göstermektedir.


Cepheler:


Herkime Evlerinde cepheler iç mekânin adeta dogrudan disa yansimasi ile olusmus gibidir. Bu da modern mimari anlayisina oldukça yakin bir yaklasimdir.
 


Örnegin, binalarin yigma ahsap konstrüktif sistemleri dis cephelere bütün yalinligiyla yansimaktadir. Hatta arazi meylinin açiga çikardigi noktalarda temel yapisinin görülebilir hale gelmesi de bu anlayisin bir parçasi olarak karsimiza çikmaktadir. Bu meyanda köse birlesimleri ve tasiyici ahsap latalarin geçmelerinin cephelerin bütününde son derece bariz bir biçimde görünür hale getirilmesi de ayrica dikkat çekicidir.
 


Binalardaki pencereler sadece isik alacak büyüklükte olup odalarda ikiz giyotin pencereler biçiminde kullanilmistir. Sokaga bakan uzun cephenin üst kotunda, oda pencereleri disinda, sadece merdivene isik veren küçük bir pencere bulunmakta olup, alt kata hiçbir pencere açilmamistir. Giris cephesinde, üst katta, iki odanin ve sofanin pencereleri ile alt katta insan giris kapisi ve ahir giris kapisi bulunmaktadir.


Uzun cephelerin belki de en görkemlisi bahçeye bakan cephedir. Bu cephe üst ve alt katlardaki pencerelerin nispi büyüklügü ve çokluguyla, ayrica cepheye yapilan balkon konstrüksiyonuyla da dikkat çekmektedir.
 


Esasen kisa cephelerin de bahçeye bakani çikmasinin büyüklügüyle, görsel olarak daha görkemli bir hale getirilmistir. Bu durum ailenin içini ve iç üretimini merkeze alan bir hayat tarzini sürdürdügünün anlatimi olarak görülse gerektir.


Sonuçlar:
Yukarida saydigimiz ve açikladigimiz veçheleriyle ele alindiginda, Herkime Evlerinin gerek yöresel, gerekse dünya çapinda mimari arastirma ve turistik ilgi konusu olmamasi için hemen hiçbir engel görünmemektedir. Bunun için yöredeki ya da yöreye yakin üniversitelerin mimarlik ve iç mimarlik bölümleriyle daha yakin baglantiya geçilerek, önemli bir ilgi odagi olusturulmasina ve daha derinligine çalismalarla yöresel incelemelerin sadece mimari degil sosyolojik ve sosyal antropolojik açilardan da incelenerek ülkemizin mimari ve yasam kültürüne önemli katkilar yapilabilecegini düsünmekteyim.
Ali H. GÜNVAR
Y. Mimar (ITÜ) Yeditepe Üniversitesi Mimarlik Fakültesi
  Ögretim Görevlisi